Bu gün Popom
Olmadan Asla kitabını okurken (ki kendisiyle ilgili yorumlarımı ilerleyen
günlerde kitabı bitirdiğimde yapacağım.) düşündüm ki hayatımın büyük
çoğunluğunu bir klişeyi gerçekleştirerek, onu yaşayarak geçirmişim. Şişman kız,
devamlı kilo verme çabası içinde, bir süre düzgün besleniyor, ama sürekli ufak
tefek kaçamakları oluyor, bir süre sonra hepten bırakıyor ve nasıl isterse öyle
yemek yiyor, verdiği kiloları ve hatta daha fazla olmak üzere geri alıyor, bir
süre sonra tekrar diyet yapıyor falan filan. Yaklaşık on yıldır süre gelen
hikayem işte böyle. Adeta bir klişeyim analayacağınız.
İnsanlar sizi
süzdüğünde aklınıza direk dış görünüşünüzü yargıladığı gelir. Yemek yeseniz
nasıl olsa şişmansın, yemeseniz amacınız kilo vermektir. Kimse sizin
sağlığınızı düşünmez, varsa yoksa kaç beden giyiyorsun. Siz istediğiniz her
şeyi giyemezsiniz çünkü sonra insanlar ne der. Dar kıyafet giyseniz bu
halinizle öyle kıyafet mi giyilir, bol giyseniz e tabii kapamanız gereken “çok”
şey vardır. Biraz kılığınıza kıyafetinize dikkat etseniz bu halinizle ne işe
yarar zaten. Saçınızı başınızı makyajınızı yapsanız, eh anca sizi o kurtarır.
Bütün bunları size öyle güzel empoze ederler ki en sonunda siz de aynı bu
şekilde düşünmeye başlarsınız.
İnsanların
yüzünüze karşı sen böyle “de” güzelsin, biz seni böyle “de” seviyoruz, olsun
canım senin “yüzün” güzel, biraz kilo versen fıstık gibi olursun. Şunu da
duyarsınız ama her zaman en son, bak bu senin sağlığın için “de” önemli. Aman ne
kadar teşekkür etsem az. Önce görüntüyü kurtar, sonra şekeri tansiyonu
karaciğer yağlanmasını düşünürsün. Nasıl olsa bizim en önemli değerimiz 38
beden sülün gibi bir hatun olmak. İnsanlar sizden hep kilolarınızı düşünmenizi
ister, aman verdim mi yoksa aldım mı, şu pantolonu giydiğimde popom nasıl
duracakkısa kollu kolsuz askılı giysem kollarım ne olacak.
Ben hep çok şanslı olduğumu düşünürüm çünkü en
yakınımdaki insanlar benim sağlığımla hep daha ilgili oldular, bana hep destek
çıktılar. Ama etrafınızda hep bahsettiğim gibi insanlar vardır ve olacak,
önemli olanın siz olduğunu sakın unutmayın. Evet ben bir klişeyi yaşadım,
yaşıyorum bundan her ne kadar rahatsız olsam da bir sene sonra bunları söyleyen
insanların kendilerinin boğazlarından üç lokma kısıp da yapamadığı o “en”
önemli şeyi yapmış olacağım ve işte bunu düşünmek beni motive eden şeylerden
bir tanesi.
Benim, kilolu bir
insanın kendisiyle problemi olmadığında, a ne kadar özgüvenli ama canım bir de
zayıf olsa diyen insanlarla ciddi sorunum var. Sizi olduğunuz kişi olarak seven,
o kişiye saygı duyan bir insan olmak yerine, olmanız “gereken” kişiyi oluşturan
insanlardan lütfen uzak durmaya çalışın eğer duramıyorsanız da kendinizi
dinleyin ve onların sadece konuşmalarına izin verin. Önemli olan her zaman
sizsiniz, sizin sağlığınız, sizin yaşam kaliteniz, sizin nasıl görünmek
istiyorsanız öyle görünmeniz ve mutlu olmanız. Kilolarınızı verin ama zayıf
olup birilerinin sizi koyduğu kalıpların içine girmek için değil, hastalıklarla
yaşanan bir hayat riskini azaltmak için, hareketinizin kısıtlanmasını önlemeniz
için, ömrünüzü on sene kısaltmak yerine sağlıklı bir yaşam geçirmek için yapın
bunu.
Görüşmek üzere.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder